Çıkar yalanın anası , çıkar beklentisi ise babasıdır. Kişilerin ben duygularının verdiği kendileri için iyi olan iyidir
duygusu yalanın kaynağını oluşturmaktadır. Akademik ortamlarda bile artık doktorların bir tedavi ile ilgili
konuşma yapmadan önce ilaç firmalarından aldıkları maddi desteklerin açıklanması istenmektedir. Çünkü bir
ilaç firmasından maddi çıkarları olan doktorun tedavide o firmanın ilacını abartma olasılığı vardır.
Para karşılığı reklamlara çıkan sanatçılar reklamını yaptıkları konuda ne kadar dürüst olabilirler. Kendilerine
reklamını yaptıkları konuda olumsuzluklar sorulduğunda yanıt yada doğru yanıt verebilirler mi ?
Korku , kaygı ,duygu ve beklentilerle sık sık değişen insan aklı , kendini ve başkasını kandırmaya eğilimlidir.
Bir bireyin başkasını kandırması için önce kendisini ikna etmesi gerekir. Bir birey ise duygusal yada maddi
kazanımlarla kendini çok kolay ikna edebilir. Beynimizin en zayıf noktalarından birisi , kendimizi iyi hissettiren
her şeyi iyi ve doğru diye algılamasıdır. Onun için tadı çok da fazla olmayan doğal gıdalardan katkı maddeleri
ile tatlandırılmış ve renklendirilmiş gıdalara doğru alışkanlıklar değişmiştir. Estetik bile bir anlamda
yalancılaştırılmış bir vücuttur.
Bir kişi kendini kendi gibi görmez. Çünkü kişinin kendiliği ya iç dünyasındaki hayallerle değiştirilir yada
etrafının ona verdiği tepkilerle yüceltilir yada düşürülür. Onun için iç dünyasındaki hayallere kapılan kendi
gerçek benliğinin boşluklarını yalanlarla kapatır. Aynı şekilde , yalanlarla süslediği kendisi etraftan bu haliyle
çıkar alıyor yada çalıyor ise kendini yalanlarla yüceltir. Yalan söyleme eğiliminden korunmanın en sade yolu
ise kendi olduğu gibi doğal olmaya çalışmak ve başkasının hakkından çalan çıkarlardan arınmaktır.
Zaten doğruyu söyleyen, kendi çıkarı için değil tam aksine gerektiğinde bilerek kendine zararı olacak yönde
hareket edendir. Ancak her doğru söyleyen her zaman haklı çıkar diye bir sonuç yoktur. Çünkü doğru
kavramı da toplumun duygusal dalgalanmalarına bağlı olarak değişkenlikler gösterebilir. Ancak çıkar
istemeden yada çıkar beklentisi olmadan hareket eden doğruya en yakını yakalar.
Aslında herkes karşısındakinin maddi ve duygusal çıkarını gözeterek hareket etse idi yalan diye bir kavram
ortadan kalkmış olurdu. Ama yüceltilmiş ve şişirilmiş ben önemliyim kavramı diğerlerini samimi olarak
düşünme ve gözetme duygusunu köreltmektedir. Aynı zamanda da yalan söyleyen bireyi diğerlerinin gözünde
düşük hale sürüklemektedir.
|