Tedavi olmayan veya zor depresyonların çoğu aslında dirençli depresyon diye tanımlanır. Depresyonların %
10 a kadarı hatta fazlası da bu grup depresyondur. Onun için toplumda tanısı depresyon olan her kişinin
depresyonu aynı değildir. Ben kısa sürede tedavi oldum diyen depresyonla yıllardır tedavi olamayan bir kişinin
depresyonu da aynı değildir.
Dirençli depresyon tedavisi tecrübe ve bu konuda özel uzmanlık gerektir. Yoksa sık karşılaştığımız ha bire ilaç
değiştirme ve sonunda hastayı görmek istememe sorunları kendini gösterir. Hastalar da doktor doktor
dolaşmaya ve bir türlü istedikleri sonucu alamamaya başlarlar. Buda zamanla hayal kırıklığı ve tedaviye karşı
ümitsizliğe yol açar. Çoğu kaderleri imiş gibi bu durumla yaşamaya mahkum olurken küçük bir grupta ise
istenmeyen vahim sonuçlar oluşur.
Doğru ilaç birlikte kullanımı bir bilgi birikimi ve deneyimle olur. Çünkü bu konulardaki çok büyük çaplı
çalışmalar daha az ve klasik bilgi dışındadır. Ayrıca kişiye özgün olması içinde kişiye göre düzenlenmesi
gerekir. Doğru ilaç karışımlarının ne kadar etki olduğunu yıllar önce İngiltere’de Alexander Kennedy
ünitesinde şöyle bir deneyimle hatırlarım. İyi olan hastaların bir ilacı güvenlik nedeniyle piyasadan kaldırıldı ve
hastaların önemli bir bölümünde depresyon yeniden başladı. O dönemdeki kısıtlı ilaç sayısına rağmen adı
Newcastle Kokteyli diye geçen bu ilaç karışımları o bölgede diğer psikiyatristlerin tedavi edemediği Dirençli
Depresyonları tedavi ediyordu. Bu karışımda yılların tecrübesi ile oluşturulmuştu.
Tabi bir dirençli depresyonda sadece ilacı değil hastayı, iç dinamikleri ve çatışmalarını ve ona göre de terapiyi
düşünmek gerekir. Yani terapide de direnç yada rezistans diye bir durum vardır. Kişiler iç çatışmaları
nedeniyle iç dirençler geliştirip iyileşmesine bilinçli olmayan direnç gösterebilirler. Bu grup hastalara ha bire
farklı ilaç ve değişik tıbbi uygulamaların yapılması çok sonuç vermeyebilir. Terapide de direncin aşılması
gerekir.
|