Depersonalizasyon Bozukluğu psikiyatride doktorların da az tanımladığı bir rahatsızlıktır. Halbuki kişilerin
günlük yaşamları içinde yaşadığı bir durum da olabilmektedir. Ancak bazı kişilerde yaşamı etkileyen ve bozan
bir düzeydedir. Ayrıca yıllarca sürebilir. Bu tanıyı alan bir çok hasta durumunun ne olduğunu anlamakta
güçlük çekmekte yada tam teşhis konulamamanın sıkıntısı ile tedavinin yolunu bulamamaktadırlar. Bir kısmı
yanlışlıkla panik bozukluk yada kaygı bozukluğu tanısı ile izlenmektedir.
Depersonalizasyon bir algı bozukluğudur .Kişi kendini farklı görür ve hisseder. Örneğin aynaya bakıp sanki
yüzü kendi yüzü değilmiş gibi bir duyguya kapılır. Bu sıkıntılı ve depressif bir dönemde kendini aynada çirkin
gören bir hanımın yaşadığı duygunun daha da yoğunudur. Derealizasyon dediğimiz insanın etrafını farklı
algılaması ile beraber de görüldüğünden sıklıkla Derealizasyon/Depersonalizasyon Bozukluğu diye tanı
kriterlerinde yer alır. Derealizasyonda kişi etrafının farklı olduğunu hissetmeye başlar. Bu uzun bir boşluktan
sonra eve dönünce sanki evin daha küçük yada büyükmüş gibi algılanmasına benzer bir durumdur.
Depersonalizasyonda kişi duygusal olarak donuk ve sanki bir gerçek yaşamda değilde filmin içinde yaşıyor
gibi hissedebilir. Robot gibiymiş gerçek değilmiş gibi bir duyguya kapılabilir. Sanki akvaryumun içindeki bir
balık gibi dış dünyayı seyrediyor hissi olabilir. Yeni bulunduğu bir ortamda daha önce bulunmuş hissine
kapılabilir. Hatta yüzü kendi yüzü değil yok olmuş gibi hissedip ona dokunup var olduğunu hissetme ihtiyacı
duyabilir. Kendini vücudundan çıkmış gibi de hissedebilir. Kendi düşüncelerini yoğun ve sese yakın içerikte
algılayabilir.
Çok rahatsızlık oluşturan bu durum tek başına görüldüğü gibi bazı psikiyatrik rahatsızlıkların içinde de
görülebilmektedir. Hiç bir rahatsızlık olmadan uykusuzluk, yorgunluk , stres, travma, sıkıntılı dönemlerde
hatta duygusal yoğunluğun olduğu zikretmek sırasında da ortaya çıkabilir. Epilepsi (sara), migren ve ektazi
gibi uyuşturucu ve beyin kimyasını bozan hapların kullanılması da bu durumu ortaya çıkartabilir. Bupropiyon,
Esitalopram, Pregabalin, Paroksetin içeren psikiyatri ilaçları -Eletriptan,Frovatriptan gibi migren ilaçları ve
Oksikodon gibi ağrı ilaçları da yan etki olarak depersonalizasyona neden olabilmektedir. Deneyimim
depersonalizasyonun da panik atak gibi artmış kaygının (anksiyete) tetiklediği bir durum olduğudur. Yani
özetle hem ruhsal hem de beyinden kaynaklanan bir durumdur. Tedavisi olan bir rahatsızlıktır.
DEPERSONALİZASYONDA NE YAPMALI
1- Yaşadığınızın ne olduğunu bilmek sizi rahatlatır. Aksi durumda sanki aklınızı kaybedecek yada çıldıracak
duygusuna kapılabilirsiniz.
2- Yaşadığınız durumu yok etmeye değil onun yaşamınızı bozmasına engel olun.
“ Depersonalizasyon atağınızın gerçek olmadığı ve bunu yaşayarak hayatınızın mahvolmadığını düşünerek
günlük yaptıklarınızı onla beraber sürdürün. Onunla boğuşmayın .”
3- Depersonalizasyon istemeden ve istemediğiniz bir yerde yeniden ortaya çıkabilir.
“ Gününüzü bozmayın onu güzel evinizin gürültülü komşusu olarak kabul edin. Ondan kaçmayın ama ille de
onu görmeye çalışmayın”
4- Depersonalizasyonda düşünceler kafanızda sesler gibi yoğunlaşabilir ve ha bire dönebilir.
“ İçinizde yaşadıklarınıza değil , dışınızdaki dünyaya odaklanın”
5- İç dünyanızda yaşadıklarınız yaşamınız ve değerlerinizden üstün değildir.
“ İç dünyanızda depersonalizasyonun yarattığı rüzgara kapılmayın iç dünyanıza kapanmayın. Yaşamınız
sadece depersonalizasyon değildir. Tek amacınız onu takıntı yapıp yok ettikten sonra her sorunun çözüleceği
olmamalıdır.”
|