Beyinde duygusal ve düşünce ile ilgili merkezler ayrı ayrı ancak bağlantılıdır. Her bireyde de beyin yapısının
farklılığından dolayı duygu ve düşünce gücü aynı değildir. Çok duygusal bireyler olduğu gibi duygusal açıdan
donuk bireyler de olmaktadır. Duygu yoğunluğu da kalıtsal yapılarla ilgili olmaktadır. Keza düşünce açısından
da farklılıklar vardır. Bazı bireylerin aritmetik yetileri çok iyi iken bazı bireylerde sözel yetiler ön plandadır.
Bunlar çoğunlukla beyin yapımız ayrıca yetiştiğimiz çevre ile de ilgilidir.
Düşünceler eğer gelişmiş ve çözüm odaklı ise daha mantıklı sonuçları görebilir. Deneyim ve tecrübe ise ancak
birey yaşadıklarından çözümsel çıkarsamalar yaparak kendini düzeltiyorsa anlamlıdır. Yoksa yaşam boyu
yaşadıklarından öğrenmeyip hatalarını sürekli tekrarlayarak köşeye sıkışan azımsanmayacak sayıda bireyler
de vardır.
Ancak düşünce ile iş ve günlük yaşamında çok iyi değerlendirmeler yapan bireyler eğer duyguları işin içine
karışırsa mantıksız ve sonuçları olumsuz olan kararlar da vermektedir. Çünkü duygular düşünceleri
yanıltmakta iyiyi kötü kötüyü de iyi olarak gösterebilmektedir. Toplum olarak duygusal yapımızın yoğun
olduğu da göz önüne alınırsa , duyguların etkisi ile verilmiş kararlarımızın ne derecede ön planda olduğu da
görülebilir.
Özellikle ilişkilerde iyi niyetli ve duygusal saflıklarını korumuş olan bireyler duygu tüccarları tarafından
kandırılabilmektedir. Öncelikle kişide güven uyandırarak duygu kapılarının açılmasını sağlayan bireyler
sundukları sahte ama kendilerinin bile gerçekliğine inandıkları duygularla karşılarındakileri kolayca duygusal
etki altına alabilirler. Duygusal etki altına giren bireyin düşünceleri ise artık her zamanki doğru ve mantıktan
uzaklaşır. Etrafın ısrarla vazgeçirme çabalarına rağmen duygu yoğunluğu bir uyuşturucu madde bağımlılığı
gibi kişinin zararlı olmasına rağmen duygusal isteklerine kapılmasına yol açar.
Bu durum duygusal yoğunlukların azalması ve bireyin düşünceleri ile karşısındakini daha iyi
değerlendirebilmesine kadar sürer. Duyguların yanıltıcı etkisi , görülen ve fark edilen gerçeklerle azaldıkça
düşünce ve mantıklı değerlendirme ön plana çıkmaya başlar. O zamanda kişi karar vermedeki hatalarını
görmeye başlar. Aslında bu bir hata değil duygularımızın bize oynadığı bir oyundur. Kişinin duyguları da bir
başkası tarafından kandırılmıştır . Kişi de kendini duygularla kandırmıştır.
DUYGUSAL KANDIRILMADAN KORUNMANIN YOLLARI
1-Yoğun duygular iyiyi kötü kötüyü iyi gösterir
2-Duygusal etki altında kalma düşünceyi ve kararı bozar
3-Aşırı Duygular beynin uyuşturucusudur sahte iyilik hissi ve rahatlık verir
4- Kararların sağlıklı olması için duygu yoğunluğunun etkisinin geçmesi gerekir
5- Sadece duygular üzerinden karalar alınamaz
6- Herkesin yanlış dediği noktada bile duygular doğru gibi gösterebilir
7- İlişkilerde karşınızdakini üzerindeki duygusal elbiseyi kaldırarak da görmek gerekebilir
8- Sadece duyguyu konuşan düşüncelerini gerçekleştiremeyebilir
9- Aşırı duygu aşırı şeker gibidir ilişkinin sağlığını bozar
10- Duygunun düşünce ile düşüncenin ise duygu ile sağlamasının yapılması gerekir
|