Gürültü kirliliği, çevre kirliliği , duygusal çirkinlikler, samimiyetsizlik, bencillikler ,ekonomik zorluklar, işsizlik,
eşitsizlik gibi depresyona yol açan nedenlerden sonra HAVA KİRLİLİĞİ DE HEM DEPRESYONA HEM DE
İNTİHARA NEDEN OLMAKTADIR.
Maddi değerlerin yüceltildiği ve çevrenin para hırsı yüzünden yok edildiği ve de akıllı gelişmiş ülkelerin kirliliği
yüksek üretimi akılsız 3. Dünya ülkelerine yönlendirdiği günümüzde , sadece ekonomik düzelmelerin ruhsal
iyileşmeye yol açmayacağı da görülmektedir. Çevrenin kirlenmesi bireyin ruhunu da bozmaktadır.
Çin Halk Cumhuriyetinden araştırmacı GU ve arkadaşlarının hava kirliliğinin Depresyona yol açtığını ve
kısmen de intihar oranını arttırdığını gösteren yayını bunun güzel bir kanıtıdır. Dünyanın en prestijli Psikiyatri
dergilerinden biri olan British Journal of Psychiatry ‘de yayınlanmış olması ise konunun ciddiyetini
göstermektedir.
Aslında tersten bakıldığında da hava kirliliğinin ruhsal durumumuzla ilgisi anlaşılabilir. Birçok hastam özellikle
yazın gittikleri ve oksijeni bol havası güzel köylerinde ya da yazlıklarında daha iyi hissetmekte ve daha az
psikiyatrik sorun yaşamaktadırlar. Ruhsal hapishanelere dönen büyükşehirlerde ise sıkışan bireyler psikiyatrik
tedavi, terapi ile gittikçe daha iç içe olmaktadır. Çaresizlik , deneyimsizlik ve karmaşık ailelerde ise gençlerin
bir kısmı uyuşturucu ile çözümsüzlük bulmaktadırlar. Hava kirliliğinin özellikle çocukların ruhsal durumları ve
dikkat konsantrasyonları üzerine olumsuz etkisi de kaçınılmazdır.
Özetle, her şeyin iyisinde olduğu gibi havanın da iyisi bireyin ruh sağlığını iyileştirmektedir. Ancak unutmamak
gerekir ki iyiyi yapmak zordur çünkü emek, çaba, özveri, ciddiyet, samimiyet ,doğruluk , eğitim, aile
görgüsü, duygu ve akıl gerektirir. Kötüyü yapanlar ise bu donanımlardan yoksundur.
|