Psikiyatri hastalarındaki en riskli sorun intihardır. Psikiyatrik rahatsızlık tedavisinde en önemli nokta da
hastanın tedavisi süresince yaşam güvenliğini sağlamaktır. Ülkemizdeki genel psikiyatri sistemi maalesef
sadece hasta başvurduğunda var olan sistemdir. İntihar riski olan bir hastayı hastane dışında takip eden bir
sistem yoktur. Bu hastaların bir kısmına önerilen yatarak tedaviyi de hastalar istemediğinde , kendi riskleri ile
yalnız başına kalmaktadırlar. Özellikle büyükşehirlerdeki aile desteğinin azalması ile de risk daha da artacak
gözükmektedir.
Bu konudaki çalışmalar Devlet İstatistik Enstitüsünün (DİE) intihar rakamlarını neredeyse yarı yarıya az
hesapladığını da ortaya koymaktadır.(Trabzonda bir çalışmada yüzbinde 2.60 çıkarken aynı bölgede DİE 1.11
diye hesaplamıştır) . Rakamlar psikiyatrik rahatsızlığı olanlarda kat kat fazladır. İngiltere’deki bir çalışma
psikiyatrik hastalar arasında ,erkekte intihar oranının kadına göre 3 misli olduğunu ve 45-65 yaş grubunda
intihar riskinin artış gösterdiğini söylemektedir. En riskli grup ise 25-45 yaş grubudur. İntihar eden psikiyatrik
hastaların % 33 ü psikiyatriye başvurduktan bir sene içinde bu talihsizliğe kapılmışlardır. İntihar riski
psikiyatride, yakın hasta-aile-psikiyatrist-ruh sağlığı çalışanları desteği ile önemli ölçüde atlatılabilir.
İNTİHAR DÜŞÜNCESİ İLE NASIL BAŞEDİLİR
1- Psikiyatrik rahatsızlığı olanların çoğu aslında ölmek istemez. Sadece içinden çıkılmaz durumdan
kurtulmak yada yaşadıkları acıdan kendilerini kurtarmak isterler. Ümitsizlik duygusu kişileri başka çözümün
olmadığı yanlış düşüncesine götürür.
İntihar bencilce bir davranıştır ve geride kalanlar üzerinde ömür boyu ağır bir yük bırakır. Yaşam kendi
kendine de çözümler üretir ve o an intihar düşüncesine kapılana birkaç yıl sonra sorduğunuzda geçmişteki
intihar düşüncesini anlamsız bulduğunu söyleyecektir.
2- Yalnızlık ve tek başına bırakıldığınız duygusu sizi zorlar. Birilerinin size yüklenmesi hatta zorbalık
derecesinde sizle uğraşması yada terk edilmeniz ümitsizlik duygularını arttırabilir.
Kendi değerinizi kendiniz kadar başka kimse takdir edemez. Herkesin kendini değerli gördüğü bir dünyada siz
de kendi değerinizden vazgeçmeyin. Yaşamınız size verilmiş değerli bir emanettir.
3- Kendinize çok yüksek hedefler koyan aynı zamanda da başarısızlığa ve eleştiriye hassas iseniz bu
huyunuzdan vazgeçin.
Başarı sadece toplum yada medyanın ortaya koyduğu modası da zamana göre değişen bir konu değildir.
Yaşamda mutlu ,sağlıklı ve huzurlu olmanızın değeri para yada ünvanla ölçülemez. Sade bir yaşam sürüp
ömrünü duygusal zenginliklerle geçiren bir sürü insan bulunmaktadır.
4- Sürekli güçlü görünen ve dayanan olmak zorunda değilsiniz. Her insanın kendine göre güçsüzlükleri
olabilir. En güçlü görünenin gücü bazı güçsüzlüklerini kapatması için oluşturduğu kabuktan ileri gelebilir.
Duygusal olmanız da bir güçtür. Eğer yaşam hep kaba güç ve duyguların yok sayılması ağırlıklı olsa idi , çok
basit ve yavan olurdu.
5- Ümitsizliğe kapıldığınızda beyin kimyanız her şeyi içinden çıkılmaz gösterebilir. Bu durum beyin
kimyanızın değişimi ile farklılaşacaktır. Beyin kimyanızın değişimleri o anlık olarak inançlarınızı bile yıkabilir.
Ümitsizlik anlarında yalnız kalmayın. Sıkıntılarınızı paylaşın. Kimseyi bulamıyorsanız telefonla konuşmaya
çalışın. Eve kapanmayın ev dışına çıkın. Psikiyatriste ulaşamazsanız aile hekiminize yada bir hastanenin aciline
uğrayın.
|