Dünyanın sosyal değişimi, bireylerin ve ilişkilerinde değişimini beraberin de getirmektedir.
İnsanlar birbirlerinden duygu almakta ve karşılıklı olarak duygularını geliştirmektedirler. Genç yaşlarda çocukların ev içi problemlerle karşı karşıya kalmaları, medya da kötülük ve olumsuzlukları görmeleri ve internette yaşadıkları her türlü şey, çocukluk ve gençlikteki masumiyet duygusunun kaybolmasına yol açmaktadır.
Ev içi ilişkilerdeki güvensizlikler, çocukların ve gençlerinin güven duygusunu sarsmaktadır. Aldatan ebeveynler, gençlerde güvenilecek anne-baba duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Güven duygusu, evde gencin onu yetiştirenlere % l00 güvenle bağlanması ile gelişir. Babasına karşı güven duygusu olmayan genç kız, erkek arkadaşına nasıl güvenecektir? Erkek arkadaşı onu aldatıp terk edince güvensizliği daha da artacaktır.
Güvensizlikleri evde başlayan gençler, kendi ilişkilerinde de karşıdaki kişiye güvensizlik bulaştırarak güvensizliğin yayılmasına sebep olacaklardır. Ancak, karşılarına güvenen ve kendi ailelerinde güvenli yetişmiş olan gençler çıktığında, güvensizliklerini düzeltme şansları olacaktır.
Güvensizlik, gençler arasında şüpheye ve diğerlerinden duygusal uzaklaşmalara yol açabilir, bu da yalnızlığı beraberinde getirecektir. Yalnızlık ise, bireylerin mutsuzluklarını daha yoğun yaşayacakları bir durum oluşturacaktır. Mutsuzluklar, bir grup genci ise mutluluğu sahte ortamlarda aramaya itmektedir. Yalnızlık insana, aynı zamanda, bir gruba ait olmama duygusunu verip, insanı sağlıklı olmayan ilişkilere de sürüklemektedir.
Kötü biten her türlü ilişki mutsuzluk, güvensizlik ve umutsuzluk duygularını yeniden oluşturarak, psikiyatrik şikâyetlerin artmasına neden olabilir. Bu sorunlar ne kadar sık yaşanırsa toplum içinde o kadar normal olarak algılanır. Fakat yine de bireyleri ruhsal olarak olumsuz etkiler ve psikiyatrik şikâyetlerin artmasına neden olur. Bu durumda, bireylerin bir kısmı bu ruhsal sıkıntılarını aşmak için psikiyatristlere başvururken, bir kısmı da bu sıkıntılarını ünlü olmak, şans oyunlarından zengin olmak, çabuk yoldan çok para kazanmak gibi başka şeylere sığınarak aşmaya çalışırlar.
Bu süreçten olgunlaşıp çıkanlar güven sorununu kısmen çözmüş, ilişkilerinde bir düzen oluşturmuş ve hayatta bir şeyler yaparak bir şeyler kazanmak noktasına gelirler. Bir kısmı da bu olgunlaşma sürecini tamamlayamayıp, halen uzamış bir ergenlik süreci yaşayabilir. Ve hatta bu bireylerden bazıları yaşlılıklarında bile ergenliği yaşıyor olacaklardır.
‘’Olgunlaşmak’’ ya da diğer bir anlamda ‘’iç dünyadaki iç çatışmaları çözmek’’ bireyleri geliştirecektir. Bugünün gençliği, tüketim toplumunun maddi kazanımlarını problemlerin çözümü olarak görürken, 40’ lı yaşlarda artık duygu, sevgi ve güveni daha çok arayacaktır. Hayal kırıklıklarını aşamayanlar, iç çatışmalarını çözemeyen ve aile desteği olmayan yalnız bireylerde, yaşama bağlılık da çok azalabilir. Bir grup genç ise kendini, her şeyi hemen kabullenen, pasif ve yaşamda ona söylenen her şeyi yapan bir süreçte bulabilir.
Günümüz teknolojisi, ilişkileri ve duyguları daha az özel kılan fakat daha çok çok paylaşılan bir hale getirecektir. Kişinin geçmişine ait unutulması gerekenler, elektronik ortamda hafızada kalacak ve geçmişin izleri silinmeyecektir. Ve böylece birey, gelecekte geçmişiyle daha çok yaşayacak ve ondan bir türlü kurtulamayacaktır.
Bugünün genç nesli, gelecekte geçmişlerinin yükünü taşıyarak yaşarken, aynı zamanda, onun getirdiği huzursuzluğu da yaşıyor olacaklardır. Artık kredi kartı kara listesinde olmuş gibi, elektronik ortamın yargıladığı kara bir duygunun etkisinde bir hayat süreceklerdir.
Gelecekte, duygusal yoğunluk gençler tarafından daha az yaşanıyor olacaktır. Bu da bireyleri, daha kendi başlarına ya da bir ilişki içinde daha uzak ve ortak değerlere daha az değer veren bir hale getirecektir.
|