Erotomani veya De Clerambault tanımlamaları psikiyatrik bozukluk derecesinde olan obsesif aşkı tarif eder.
Ancak bu uç düzeyde olan bir durumdur. Halbuki takıntılı aşkların bazıları normalin üstü ama hastalığın altı
düzeyindedir. Her aşk bir yoğunlukla başlar ve bağımlılık yapıcıdır. Bundan dolayı da çiftleri yada birini ilişkiye
kopamayacak derecede bağlar.
Aşk ve tutkunun verdiği haz o kadar yoğundur ki hep aranan bir duygu olur. Tek başına her şeyin üstünde bir
iyilik hissi verdiğinden yaşamda başka hiçbir şey önemli olamaz duygusu da verir. Kişiyi kahraman yapar
ateşe de atabilir.
Aşk ve tutku iyi ilerleyen ilişkide zamanla sevgi , paylaşım ve güvenle yer değiştirip eski yoğunluğunu
azaltır. Ancak ilişki hırpalanmazsa halen sönmemiş bir yanardağ gibi içten içe ateşini korur. İyi gitmeyen ve
ayrılığın olduğu ilişkilerde ise terkedilen için acılı ve ızdıraplı bir süreçtir.
Terk edeni bırakmak istemezler ama zamanla kabul etmeseler de tutkularını kalplerinin derinliklerine
gömerler. Zamanla da duygusal yoğunluklarını unuturlar. Hatırlanan sadece anıların güzel kalıntılarıdır.
Ancak unutamayanlar da vardır. Takıntılı bir şekilde aşklarına yeniden ulaşmak için ellerinden geleni
yaparlar . Sadece ilişkileri devam etsin diye her şeylerini verebilirler. Her şeyden vazgeçebilirler. Yine de
aşkları tarafından reddedilince , onları zorla ilişkide tutmaya çalışırlar. Yapı olarak saldırgan olanları ilişkiyi aşk
zorbalığına dönüştürebilirler. Karşılık alamadıkça kızgınlıkları artar zamanla mücadeleden düşerler.
İçe kapalı olanlar ise , sessiz ve derinden kaybettikleri aşklarını takip ederler. Onları beklerler ve sosyal
medyada izlerler. Zaman zaman arar , sessiz aramalar yapar ve mesajlar atarlar. Telefonlarının çalmasını
beklerler. Beklenti gerçekleşmedikçe duyguları içlerine gömülür ve sessizleşir.
Takıntılı aşklar ise tek taraflı yalancı aşklardır. Hastalığa doğru ilerler ve mantıksız tutkulara doğru sürükler.
|