Kişilerin sevdiklerini kaybetmeleri ile yaşanan reaksiyona “Yas Reaksiyonu” denmektedir. Seven her insan,
sevdiği ve bağlandığı insanı ölüm, ayrılık yada hastalıkla kaybedince mutlaka bir doğal insani tepki olan yası
yaşar.
Ancak bazı durumlarda yas uzayabilir ve çözümü zorlaşır hatta kişinin iç dünyasına kapanmasına ve yıllarca
etrafı fark etmeden yası ile yaşamasına neden olabilir. Aynı şekilde yas sadece bir kişiyi değil bir aileyi de
etkileyip bütün bireylerinde aynı duygu ve problemlerin yaşanmasına neden olabilir.
En zor yaslar; çocuk kaybı, beklenmedik kaza ile kayıplar ve terör-doğal afet gibi facia tarzındaki kayıplardır.
Bireyler kendi iç dünyalarında hastalık ve yaşlılık gibi bir süreç sonucu olan kayıpları daha kolay
çözebilmektedirler , çünkü bu kayıplar kabullenilmese bile alışılabilir ve kendi kendine anlatılabilir.
Yas reaksiyonunda ilk günler hatta 1-2 hafta şok dönemi ile geçer. Burada kayıp gerçeği halen kişinin dışında
olmamış gibidir. Sanki kaybedilen gelecek yada hiç olay olmamış gibi bir his olabilir. Yani bir kabullenmeme ,
gerçekle yüzleşmeme hatta duygusal bir donuklukta olabilir. Zaten cenaze, defin, ziyaretler, taziye, dini
törenler , işlemler derken kişi bu yoğunluğun içinde gerçek duyguları ile yüzleşecek ortam ve vakit de
bulamaz.
İşte ortalık sakinleşip kişi kendi yasıyla baş başa kalınca ve kaybettiği kişinin etrafında olmadığını hissetmeye
başladıkça , sevdiği insanın yokluğunu ve onsuz yaşamın zorluğunu içinde hissetmeye başlar. Yani artık
kalbine batan binlerce iğne içini acıtmaktadır. Sıkıntı ve üzüntü vurgun gibi dönem dönem büyük yoğunlukla
gelir. Keşke şöyle yapsaydım duyguları sanki yapılsaydı bu başa gelmezdi düşüncelerini çıkarıp, kişinin
kendine yada kaybettiğine karşı kızgınlık duygularını yaşamasına neden olur. Özlem, keder, yaşananlara
kızgınlık ve tepki, geçmişte kaybedilenle yaşananlara ait hoş duygular hepsi bir birine karışıp aynı anda bile
yaşanabilir.
Bu ruhsal fırtına ve acı içinde bireyler depresif şikayetler geliştirir ve bir kısmında da depresyona ilerler. En
sorunlu olanı kişinin duygularını dondurup , bastırıp hiçbir şey olmamış gibi davranmasıdır. Bu bireylerde yas
uzar ve “UZAMIŞ YAS” “KOMPLİKE YAS” dediğimiz psikiyatrik bir rahatsızlığa ilerleyebilir. Facia tarzı olaylarda
olayların görüntüleri ha bire flaş gibi patlar tarzda akla gelip, kişinin olayı tekrar tekrar yaşamasına neden
olarak “TRAVMATİK YAS” rahatsızlığı geliştirmesine neden olur.
Yas hiçbir zaman unutulmaz ancak doğal olarak 14 ay içinde yavaş yavaş ve kademeli olarak kişinin kendi
günlük yaşamına dönmesini sağlayacak şekilde çözülmeye başlar. Yas yaşamın merkezine konulup ve sürekli
onu hatırlatan bir süreçle korunursa ömür boyu hatta nesiller boyu yaşar. Çözülse bile yıllar sonra onu
hatırlatan bir duygu ile yine yoğun yaşanabilir. Eğer kaybedilenin acısını azaltan kişinin yaşamında başka
duygular oluşmaz ise kişi kendini yasa gömebilir.
YAS NASIL SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLEBİLİR
1- Çevreden kopmayın, ilk dönemlerde ağlamanıza engel olmayın.
”Ağlama duygularınızı rahatlatır.”
2- Kaybettiğiniz kişi hakkında yakınlarınızla beraber konuşup kederlenmek ilk aylarda acınızın paylaşıldığı
duygusunu oluşturarak sizi rahatlatır.
“Acınızı yalnız yaşamayın”
3- Geriye dönük keşkelerle kendinizi suçlamayın
“ Yaşamda her şeyin kontrolümüz altında olmadığını ve olamayacağını düşünün”
4- Kaybettiğinizi iyi duygularla içinizde yaşatmak ve onun anısına bir şeyler yapmak onun yokluğunu
hafifletir.
” Kişiler kalbinizde olduğu sürece yaşar “
5- Acınızı yaşarken günlük yaşamınıza da dönün.
“ Günlük yaşamınız ve yasınız beraberce el ele giderse çözümü kolaylaştırır”
6- Kaybettiğinize kavuşma duygularına kapılmayın.
“ O zaten duygusal olarak hep sizle beraber “
7- Geride kalan sevdiklerinize tutunun .
” Sevdikleriniz ve sevildiğiniz duygusu sizi yaşama bağlar”
8- Ruhsal bir destek almaktan kaçmayın
“ İyi bir destekle yasınızı daha kolay aşabilirsiniz .Psikiyatrik ilaçlar yasınızı
yaşamanıza engel olmaz.”
|