Aşırı yeme ruhsal ve yaşamsal doyumsuzluklardan da kaynaklanır.
Yeme bozukluğu denince aslında bir çok birey, aşırı yediğini ve buna bağlı yemesini kontrol etmedeki zorlukları hatırlar.
Bireyler, özellikle son yıllarda artan stres , yüksek kalorili hazır yiyecek ve tatlıların maalesef yeme alışkanlıkları içine girmesi ve sürekli yemeyi özendirici reklam ve tat arttırıcılarla , daha fazla yemeye başlamıştır.
Artık gıdalar besinden çok , tat ve haz alıcı yapıya doğru dönmektedir.
Buda yemeyi artık beslenmeden çok psikiyatrik ve psikolojik bir olgu haline getirmiştir. Artık bireyler yaşamda gittikçe zorlaşan , yaşamdan doygunluk alma duygusunu, aşırı ve yüksek tat özelliğine sahip besinlerle de yapmaktadır.
Yaşamdan doyumsuzluklarını, akşam yada geceleyin , kontrolsüz ve anlamsızca yiyerek aşmaya çalışan bireylerin sayısında artış olmaktadır. Artık 20 sene önce, daha çok zengin ve görünüme önem veren gruplarda oluşan yeme problemlerini n değişik şekillerini, az gelirli ve az eğitimli grupta da görmeye başladık.
Özellikle alınan kiloların verilmesindeki zorlukla da kişi , mutsuz oldukça yemeye devam etmekte ve yedikçe kilo alarak mutsuzluğu artmaktadır ve bu mutsuzluğun verdiği güvensizliklerle yeniden yemeye başlamaktadırlar. Böylece bir kısır döngü de harekete geçmektedir.
Bu kısır döngünün içinde kontrolü kaybeden bireyler obeziteye ( aşırı kiloya) ilerlemektedir. Bazıları aşırının da ötesindeki kiloya gidip ciddi sağlık problemleri yaşamaktadırlar.
Yemelerini kontrol etmeye çalışanlarda başarılı olanlar, genelde üç öğün yemelerini kesmeyip gıda tüketimini azaltanlar olmaktadır. Yani yiyerek ama az yiyerek kilo artışı kontrol altına alınmakta, hareket artışı ve sporla da alınan fazlalıklar geri verilebilmektedir.
Psikiyatrik olarak önemli olan yeme bozukluklarına gidiş ise şu şekilde olmaktadır. Aşırı yiyen birey , bu yemeden sonra yememeye yada öğün atlamaya başlamaktadır. Daha çok karbonhidratlı besinleri yani ekmek makarna ve pilavı keserek bir kendini kısıtlamaya gitmekte ve öğün atlamaktadır.
Karbonhidrat alınmayınca ve öğün atlatılınca oluşan karbonhidrat açlığı (susuzluk gibi) patlar tarzda aşırı yemeye yol açmakta ve bunu dengelemek için kişi yeniden öğün atlamaya ve yediklerini de kontrol etmeyi sıkılaştırmaya başlamaktadır. Böylece bir kapanın içine de girmektedirler.
Bu süreç kişinin kendi yeme dürtülerine yenilmesi ile sonuçlanınca, anoreksiya yada bulimiya dediğimiz psikiyatrik rahatsızlıklar oluşmaktadır.
Sağlıklı yeme, beslenme için yemedir. Sağlıksız yeme ise tat ve haz alma için yemektir.
Bir gün gelecek, bugün sigara da olduğu gibi aşırı tat ve doyum duygusu veren gıdalar üzerine “ Sağlığa Zararlıdır “ etiketlerinin yapıştırıldığını da göreceğiz.
|