‘‘Yalnızlık Fakirliklerin En Kötüsüdür’’
Aslında insanın doğasında yalnızlık yoktur. Sadece insanın doğasında değil, canlılar âleminde de hep bir yan yana olma duygusu vardır. Bireyler yalnızlıktan hoşlandıklarını söyleseler bile, aslında bu bir aile, ilişki ya da topluluk içinde olup, istedikleri zaman tek başına kalma isteğini ya da duygusunu ifade ederler. Yoksa kimse yakınlarından ya da ilişkilerinden uzak yaşamak istemez.
Öte yandan tüketim toplumunun, insanların yalnızlık duygusunu gideren sosyal medya ve televizyon araçları, bireylerin yalnızlık duygusunu bir ölçüde rahatlatmaktadır. Günlük yaşamlarında yalnız olan bir grup insan sosyal medya, iletişim, facebook, twitter gibi internet kanalları ile sanal bir beraberlik ve birliktelik duygusu oluşturabilmektedirler. Ancak, ilişki ihtiyaçlarını ve yalnızlıklarını elektronik ortamda gideren bu grup yaşlanınca ister istemez yalnız kalacaktır. Çünkü artık teknolojiyi takip edemeyecekler ve bu günün yaşlıları gibi gelişecek olan teknolojik ve iletişim yollarını öğrenemeyecekler ya da maddi olarak ona yetemez durumda olacaklar.
İleride internet belki de de-mode bir iletişim ortamı olacak ve bu bireylerde sadece kendi başlarına kalan insanlarla iletişime geçeceklerdir. Yani internet, facebook vs. artık yaşlıların ortamı olacak. Ama bir gün o ortamdan sıkılırlarsa ve de hayatlarında da gerçek ilişkileri yoksa işte o zaman kendilerini çok daha yalnız hissedeceklerdir. Aslında bugün bile kafelerde ya da alışveriş merkezlerinde tek başına oturan insanların ellerinde mobil cihazlar ile internete girmeleri bir anlamda yalnızlık göstergesi de olmaktadır.
Günümüzde bile ‘’yalnızlık’’ bir hastalık gibi artmaktadır. İngiltere de Sağlık Bakanlığı, 5 milyon yaşlı insanın en iyi dostlarının televizyon olduğunu belirtmiştir. Yaşlıların % 20’sinin yakınları ve komşularıyla haftada birden daha az görüştükleri de fark edilmiştir. Yani 65 yaş üstü olanların % 10’u sürekli bir yalnızlık duygusu içinde olmaktadır. Toplumun %20’si ise zaman zaman yalnızlık hissettiklerini belirtmektedirler.
Peki yalnızlık nedir ve nasıl tanımlanır?
Bu konuda çalışanlar yalnızlığı; ‘’derin bir boşluk duygusu, değersizlik ve kişisel bütünlüğe bir tehdit ile belirgin yaşamı bozucu bir psikolojik dönem’’ olarak tanımlamışlardır.
Yalnızlık aslında toplumun ne kadar sağlıklı olup olmadığının da bir göstergesidir. Aynı zamanda kişisel sağlığı da bozan bir durumdur. Yalnız olanlarda sigara içme miktarı daha fazla olmakta ve şişmanlık daha çok görülmektedir. Dolayısı ile kalp rahatsızlığı oranı da yalnız olanlarda daha fazladır. Yalnızlık bir bakıma istediğimizle gerçekleştirdiğimiz arkadaşlıklar arasındaki açıklıktır. Yani eğer istediğimiz kadar sosyal ilişkilerimiz yoksa kendimizi yalnız hissederiz.
Burholt (Swansea Üniversitesi) ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, sağlık sorunlarının oluşması ve depresyonla beraber yalnızlık ta artmaktadır. Yalnızlığı önleyen ilişkiler ise şu duyguları vermektedir; dostluklar kurmak, beraberce bir şeyler yapma, beraber dolaşma, yaşamı daha kolay hissedebilir hale getirme, sıkıştığımda bana yardımcı olacak birisi var duygusunu sağlama, bana bakacak birisinin olduğunu düşünme ve güvenilir birisi var.
Arkadaşlardan uzak oturuma, aile içi çatışmalardan dolayı aile ile görüşmeme ve sağlık problemleri yüzünden bireyler yalnızlığa itilmektedirler. Yalnız yaşayanların yaşam sürelerinin de beraber yaşayanlara göre daha az olduğu düşünülmektedir. Özellikle 55 yaştan itibaren yalnızlık duygusunda bir artış olduğu gözlemlenmektedir.
Yalnızlık, zamanla ve bireylerin yaşı arttıkça artacak olan bir salgın olarak gelişim göstermektedir.
|