İngiltere de yapılan bir araştırmaya göre, her ne kadar kültürleri farklı da olsa, belli anlamda bize ışık tutmaktadır. Bunun la birlikte burada kendi deneyim ve araştırmalarımın sonucu ile de, hem bu güne hem de geleceğe ait bazı çıkarsamalara gireceğim. Böylece sadece evliliğin ilk yıllarında olanlar değil de, her yılına dair bir bilgi veren bir içerik oluşturmuş olacağız.
2000 yılındaki araştırmada 1009 kişinin cevaplarına bakılmıştır. Burada evli olanlarda aldatılma oranı % 21 iken, beraber olanlarda bu oran % 51 e çıkmıştır. Ayrıca beraber yaşayanlarda bir ilişkisi olmasa bile olmasına eğilim % 45 iken, evliliklerde bu oran % 25 ler civarındadır.
Burada da anlaşılacağı gibi evlilik, beraberliklere göre daha sağlam bir kurumdur ve çift dışı ilişkileri de azaltmakta ve önlemektedir. Bizde de birlikteliklerde olan aldatılma oranı evliliklerde olanlara oranla çok daha fazladır. Böylece evliliğin olmadığı birliktelikler daha kırılgan ve bitici ilişkiler haline gelmektedirler.
Burada daha da önemli olan nokta, ona sebepler olarak, bireyin gördüğü noktalardır. Duygusal dışlanmışlık hissi ve ilgi arama duygusu listenin başında olanlardır. Evlilikte çok önemli olan bu noktaların yokluğu, evliliğin temel taşlarını yerinde oynatacak niteliktedir. İletişim problemleri ikinci sırada yer almaktadır. Düşünülenlerin aksine ‘artık konuşamıyoruz’ iletişimi tam olarak açıklayamaz. Esas önemli olan duygusal iletişimdir.
Duygusal iletişimin, yani basit anlamda, birbirlerinin duygularını hisseden ve ona cevap vermenin olmadığı yerde doğal olarak iletişim ve konuşmada azalmakta ve ortadan kalkmaktadır.
Üçüncü sırayı cinsel problemler almaktadır. İlişkiye girenlerin sadece % 30’ u cinsel çekiciliğin aldatmaya yol açtığını söylemişlerdir. Geri kalan %70’ i ise bunu söylememektedir. Çoğu için onları cinsel ilişkiye çeken nokta yine duygusal olarak evliliklerinde dışlanmış ve unutulmuş oldukları duygusudur.
Burada önemli olan nokta şu dur; İngiltere de aldatanların % 32’ sini erkek, % 24 ‘ü ise kadındır. Bu hassas konu ülkemizde de çok iyi bilinmekte, fakat sorulduğunda gerçek cevabı alınmamaktadır.
2000 yılında benim yaptığım bir çalışmada ise, soru ‘ bir ilişkiniz varken başka bir erkekten- kadından hoşlandınız mı’ şeklinde yumuşatılarak sorulmasına rağmen yine de tepkilerle karşılaşılmıştır. Ama buna rağmen sonuçlar şöyledir.
Burada görülen ve diğer araştırma ile kurulan bağ şudur; Evlilikler kötüleştikçe aldatma ya da aldatılma eğilimi artmaktadır.
Ülkemizde sosyal baskılar nedeniyle kadının evlilik içi aldatması, batının değerlerinin çok altında olmasına rağmen, bu yanın duygusal aldatması yani bir başka erkeğe yakınlık duyması dâhil edilirse hemen hemen bu oranlara yakın sonuçlarda elde edilebilir.
Kadınlar bir şekilde eninde sonunda ilişkilerini anlatma eğilimine daha çok girmekteler. Bu anlatım bazen evlilik dışı ilişkilerinin temelinde de kaynaklanmaktadır. Yani kötü bir evliliğin içinde çıkamayan kadın ilişkisini bitirmekte zorlanınca, farkından olmadan evlilik dışı bir ilişkiyi evliliğini sona erdirme yöntemi olarak ta kullanabilmektedir. Böylece ilişkisini eşine anlatmayı, ilişkiyi yeniden canlandırmayı engelleyici son nokta gibi görmektedir.
Evlilik dışı ilişkilerde kadınlar daha çok âşık olarak ilişkiye girmekte, erkekler ise çoğunlukla fiziksel çekicilikten etkilendikleri için girmektedirler. Burada özellikle kadının, neresinde olursa olsun, ilişkilerinde duygusallığı temel olarak aldıkların unutulmamalıdır. Duygusallığını unutan kadında yavaş yavaş mutsuzluğa doğru adım atmaktadır. Duygusallık bir kadın için, susuzluk gibi bir etki yaratmaktadır. Buna uzun süre dayanması ise pek mümkün olmamaktadır. Olsa bile, bu kendini çok zarar verici bir sürece sokmak demektir.
|